Bir fikir platformu olarak hedefimiz ,kutuplaşmanın giderek arttığı,fay hatlarının keskinleştiği,siyasetçilerin sadece şehit cenazelerinde bir araya gelip konuştuğu ülkemizde,Yeni Siyaset Kültürü'nün oluşumuna katkı sağlayarak,Yeni Siyaset İnsanlarına ,Siyasette Bende Varım dedirtmek.

FATİH KAFASI!

Yarım kalmış bir makale…

Yazarı Emil Yakobs.

Makalenin konusu, Fatih’in kitaplığı.

Yazar makalesinin son bölümlerinde şöyle diyor; “Burada, içerikleri, son Paleologların yıkılmış imparatorluk toplumu için artık ölü olan kodeksleri değil, yaşam nefesi veren, ileride yapılacak şeyler için besin sağlayan, bilgi ve şöhret heyecanı uyandıran el yazmalarını görüyoruz. Bunlar II. Mehmed’in bize hediye ettiği, kendisinin de eski Yunanlı yazarların tekrar keşfine ve ayağa kaldırılmalarına, Rönesansın insanlığa bahşettiği mutluluk ve varlığa katkısının olduğunun yaşayan şahitleridir.” 

Yazara bu sözleri yazdıran Osmanlı Padişahı kimdi? Sorunun cevabı basit aslında ,tabi ki Fatih Sultan Mehmet Han

Bir Rönesans insanı, aydın ve entelektüel. İtalyanca, Latince, Arapça, Sırpça, Farsça, Rumca bilen felsefe meraklısı bir matematik sevdalısı. Portresini İtalyan ressam Bellini’ye yaptırdı ve şuan Londra’da Victoria Albert Müzesi’nde sergileniyor.

Gerçekten de değişik bir insandı, balıkçılık gelişsin diye Pontus fethinden sonra Pontuslu balıkçıları alıp Sarıyer’e yerleştiren bir adamdı, aynı zamanda en çok okuduğu kitaplar Ali Kuşçu’ya aitti. Ege’yi de avucunun için gibi bilirdi. Peki makale yazılacak kadar önemli hangi kitaplar vardı kütüphanesinde?

Öklid’in Geometri kitabı, İskenderiyeli Heron, Tarım üzerine yazılmış kitaplar,Roma ve Bizans imparatorlarının yaşamlarını anlatan kitaplar,Homeros, Hesiodos, Pindaros ,Astronomi ve tartışma kitapları hatta ve hatta hava tahminleri kitabı bile mevcut.

Dahasını Teke Tek Özel programından Prof. Celal Şengör ve Prof. İlber Ortaylı’dan öğrenebilirsiniz. Linki aşağı bırakacağım.

 

Peki Bunca şey neyi ifade ediyor?

Fatih’in, devrinin en entelektüel ve Osmanlı’nın en unutulmaz padişahı olması bir tesadüf müydü?

Yoksa, yoksa büyük bir hazırlık ve çalışmanın sonucu muydu?

Yıldırım Beyazıd da büyüktü, Yıldırım ünvanını boşuna almamıştı; ama Timur’un karşına çıkacak kadar hazırlıklı değildi. Timur kimdi, bilmiyordu. O yüzden de devleti bir yıkım noktasına getirdi. Fatih öyle değildi. Onu anlatmak çok zor. Onun için hiçbir şey şansa bırakılamazdı. Her hareketinin ardında bir strateji vardı. Bu yüzden gencecik yaşında fethedip, yurt yapacağı yerlerin hesabını, kitabını yapıp, dillerini öğreniyordu. Bu yüzden mühendisler kadar mühendislik bilgisi vardı. Bu yüzden savaş taktikleri kitapları getirtiyor sabahlara kadar okuyordu. Tam manasıyla okuyordu. Hiçbir şey tesadüf değildi, onun hayatındaki her şey planlı bir çalışma ve odaklanmanın ürünleriydi. Bugün, İstanbul gibi bir şehrin Türk toprağı olması onun eseriydi.  

 

Peki Fatih Sultan Mehmet’le ilgili bugünlere dair bir hayal kuralım mı?

Varsayalım önümüzdeki seçimlerde Fatih diye bir lider ortaya çıkıyor. Merak ediyoruz ve araştırıyoruz kim bu Fatih ?

Türkiye’de başarılı bir üniversite tahsilinden sonra, Harvard’a burslu kabul edilmiş, henüz 19 yaşında olmasına rağmen BM’nin kabul ettiği dünyanın en önemli 6 dilini çok iyi şekilde konuşup, yazabilen biri. Mühendislik okumuş ama sanata da düşkün. Harvard tahsilinden sonra tekrar memleketine dönüyor ve önemli iş teklifleri almasına rağmen hiçbirini kabul etmeyip kendi işini kuruyor. Ülkesinin dünyanın çok gerisinde kaldığı endişesiyle bir şirket kurup robotik ve füze çalışmalarında bulunuyor. Bir gün marsa gitmek ve oraya ülkesinin bayrağını dikmek gibi de bir hedef edinmiş kendisine. Fakat önüne türlü türlü engeller çıkınca bu işin böyle olmayacağını anlayıp, siyasete girmeye karar veriyor. Siyasetin tıkanıklığını çözmeden ilerlemenin kaydedilemeyeceğini, bulanık zihinlerden, aydınlık zihinlere bir yükseliş yapma zamanının gelmesi gerektiğine inanıp bu yolda çabalıyor ve kısa zamanda parti kurup seçmenin karşısına çıkıyor. Sizce Fatih nasıl bir seçim hazırlığı yapardı, seçimlere girmeden önce neler okurdu ve siyaset tarzı hakkında ne öğrenirdi? Bir de bu yeni nesil Fatih’in kitaplığında hangi kitaplar olurdu? Onu da hayal edelim. Ama eminim ki bizim Fatih seçimleri kazanırdı ve kafasına koyduğunu yapardı…

 

Evet dostlar hayatta hiçbir şey çalışmadan, hayal etmeden olmuyor.

Önemli olan Fatih’in kafasında olmak. Fatih Sultan Mehmed Han bir doğuluydu ama batılıydı da. O yüzden ister doğulu, ister batılı, ister alevi, ister sünni hiç farketmez. Önemli olan kafadır. ve kafanın içini doldurmak. Okumak, okumak, okumak.

 

 

Teke Tek özel programı, Fatih’in kitaplığı bölümünü aşağıdaki linkten izleyebilirsiniz.

https://www.youtube.com/watch?v=DHbL1ONdj-o