Bir fikir platformu olarak hedefimiz ,kutuplaşmanın giderek arttığı,fay hatlarının keskinleştiği,siyasetçilerin sadece şehit cenazelerinde bir araya gelip konuştuğu ülkemizde,Yeni Siyaset Kültürü'nün oluşumuna katkı sağlayarak,Yeni Siyaset İnsanlarına ,Siyasette Bende Varım dedirtmek.

Anadolu Ahiliği ve Sosyo – Ekonomik İşlevleri

Ahî’; köken itibâriyle Arapça bir sözcüktür ve ‘erkek kardeşim’ anlamına gelmektedir. ‘Kardeşim’ sloganını kullanan bu anlayışın vizyonunun ‘hep birlikte büyük hedeflere yürümek’ anlayışına dayandığı ifâde edilmektedir. Bir kısım araştırmacılar ise Kaşgarlı Mahmud’un “Divan-ı Lügat’it-Türk” adlı eserinde geçen, “eli açık, cömert ve yiğid” gibi anlamlara gelen  Türkçe “Akı” kelimesinden geldiği görüşünü dile getirmişlerdir.[ii]Ahi kelimesi terim olarak Anadolu’da Türkler tarafından esnaf ,sanatkar ve üretici(Sanayi) birlikleri ile bu birliklerin uyguladıkları ahlaki, siyasi, iktisadi, felsefi duygu ve prensipler anlamına gelmektedir.

Teşkilat anlamında ahilik ise; birliği, refahı,toplum düzenini sağlayan ve halkın maddi, manevi tüm ihtiyaçlarına cevap verecek tarzda teşkilatlanan bir toplum kuruşuludur.

Ahilin temellerini teşkil eden fütüvvetnamelerdir. Fütüvvetnameler de dini, dini tasavvufi temelleri olan eserlerdir. Fütüvvet kavramı; fedakârlık, iyilik, yardım, insan severlik, hoşgörü, nefsine söz geçirme gibi erdemlerle örtüşmektedir. Fütüvvet kelimesinin kökü olan feta, iradesine hâkim olan, nefis putunu kıran kimsedir.

Fütüvvetnamelerin özünde de “peygamber sünnetine tabi olmak” vardır.

Ahiliğin ruhu Kur’andan ve peygamber sünnetinden; teşkilatlanması ve bir sistem olarak hayata geçirilmesi bu milletin tarihi tecrübelerinden ve yaratılış özelliklerinden kaynaklanmıştır. Çünkü Ahilik, manevi ve maddi iki ayağı olan bir sistemdir.

Ahiliğin manevi boyutunda, kendini insanlığa adayan peygamber ahlakı vardır. Kişinin kendi rahat ve huzurunu, hayatını başkaları için feda etmesi anlayışı vardır.

Allah yolunda sarf edin kendinizi kendi elinizle tehlikeye atmayın, işlerinizi iyi yapın. Şüphesiz Allah iyi iş yapanları sever” ilahi hükmü vardır.“insanların hayırlısı, insanlara yararlı olandır” prensibi vardır.

Ahilik, hem dünyevi hem uhrevi boyutu olan bir sistemdir. Bir taraftan dürüstlük, güvenirlik, çalışkanlık gibi ahlaki erdemler; diğer taraftan iş tutma, sanat- meslek sahibi olma ve üretkenlik gibi özellikler ahiliğin esasını teşkil etmiştir.

Ahilik, Mevlevilik gibi tek boyutlu değil; hem bu dünya için hem ahiret için Müslüman Türk’ün Anadolu coğrafyasında kurduğu medeniyetimizin en verimli kuruluşlarından birisidir. Ahilik, “imanın ilimle beslenmesi ve çalışma ile şekillenmesidir.[iv]

Orta Asya’dan Anadolu göçtükten sonra Anadolu’yu Türk Yurduna getirmek, şehirlerde yaşayan Rum ve Ermeni tacirleriyle rekabet edebilmek amacıyla Hacı Bektaş-ı Veli, Ahi teşkilâtının Anadolu’da yayılmasına çalıştı.Bu hareket Selçuklu ve Osmanlı dönemlerinde Anadolu’da yaşayan Müslüman Türkmen halkın sanat, ticaret, ekonomi gibi çeşitli meslek alanlarında yetişmelerini sağlayan, onları hem ekonomik, hem de ahlaki yönden yetiştiren, çalışma yaşamını iyi insan meziyetlerini esas alarak düzenleyen bir örgütlenme olarak gelişti.

Ahilik, Türklerin Anadolu ya gelişleri sırasında göçebe hayattan yerleşik düzene geçmesinde “şehirleşmede” etkisi olmuş, hızlı bir esnaflaşma süreci başlamıştır.

Ahiliğin önemli özelliklerinden biri, bir eğitim kurumu olmasıdır. Ahilikteki eğitimi, birbirini tamamlar nitelikte iki şekilde düşünmek mümkündür. Bunlar:

İş yerlerinde çırakların yetiştirilmesine yönelik mesleki eğitim ve Zaviyelerde tüm ahilere verilen ahlak eğitimidir. Yani Peygamber ahlakını önceleyen bir eğitim anlayışı hâkimdir.

Ahiliğin önde gelen işlevlerinden biri de çalışma hayatını düzenlemesidir ki, usta- çırak- kalfa ilişkisin de Türk örfi hukuku ile İslam hukukunu çalışma hayatının merkezine oturtmuştur.

Ahilikteki usta- çırak- kalfa ilişkisi, sanayi devrimi sonrasın da bu üç aktörün yerine geçen patron- işçi ilişkilerinden oldukça farklıdır. Ahilikte dayanışma duygusu, kul hakkı, saygı- sevgi temelli, baba- evlat ilişkisi söz konusudur.

Ahilik, sosyal güvenlikte karşılıklı yardımlaşma amaçlı “Orta sandığı” esasını getirmiştir. Hastalık, yaşlılık, sakatlık ve ölüm gibi durumlarda ”Orta- sandığı” daima bir sosyal güvence olmuş, ahiler daima veren el olmayı yeğlemişlerdir.

Ahiliğin işyeri dışındaki merkezleri olan zaviyeler, Ahilikte çok yönlü işlevi olan mekânlardır. Eğitim, karşılaşılan sorunları çözme, yönetim ve her gün aynı zamanda fakirlerin, yolcuların yedirilip içirildiği konaklama yerleridir. Bu yönüyle Ahilik, yolda kalmışların, şehre gelen yabancıların ve kimsesizlerin yardımına koşan ve karşılığını sadece Allah’tan bekleyen gönüllü bir sivil toplum örgütüdür.

Diğer taraftan Ahilik, günümüzdeki tüketiciyi koruma kurumlarının da işlevini görmüştür. Fahiş fiyatla ve hatalı üretilmiş malın satılması, satılan malın normal dayanma süresinden önce eskimesi durumunda yenisi verilerek müşterilerin mağduriyetinin giderilmesi sağlanmıştır.

Hileli ürün ve mal üretenler caydırıcı olması için açıkça cezalandırılmıştır. Meselâ:

İstanbul da bir esnafın kılıç kabzasının abanoz ağacına benzeterek böylece abanozdan yapılmış gibi gösterdiği için meslekten yoksun ilan edildiği;

Sattığı süte su katan sütçünün kuyuya sarkıtıldığı,

Ekşimiş pekmez satan pekmezcinin başına pekmez küpünün geçirildiği tarihi vesikalarla sabittir.

Bu tür cezalara çarptırılan kişi yolsuz ilan edilir yani bir nevi sosyal tecride tabi tutulur diğer bir değişle “pabucu dama atılır” dı.

Ahiliğin bir diğer sosyo-ekonomik işlevi de kısmen günümüzdeki kooperatiflerin işlevini üstlenerek üreticiye ucuz hammadde sağlamış, haksız rekabet önlenmiş, üretici ile tüketici arasına “aracılar” girememiş, ürettiği malı sadece üreten esnafın pazarlamasıyla tek fiyata satılmasını sağlamıştır.

En önemlisi de dünya da ilk defa kalite ve standardizasyonu sağlayarak bu konu da fermanlar çıkartılmıştır. Onlar aldatan da aldatılan da olmamışlar, buna izin vermemişlerdir.

Ahiliğin en önemli iktisadi işlevlerinden biriside o zamana kadar yerli Rumların, Ermenilerin icra ettikleri mesleklerin Müslüman Türk’lerce de yapılmasını sağlamış ve böylece Anadolu’nun iktisaden de vatanlaşmasını sağlayarak, kalkınma da öncü olmuşlardır.

Ali Karaabalı

YAZAR HAKKINDA
Ali KARAABALI

Ali KARAABALI, 1985 tarihinde İstanbul’da doğmuştur.Lisans eğitimini Bilgisayar ve İşletme üzerine yapmıştır.Yüksek Lisans eğitimini Marmara Üniversitesi Siyaset ve Kamu Politikası üzerine yapmıştır.İş Hayatında Koç Holding Bünyesinde KoçSistem ve Bilkom firmalarında Uzman olarak görev almıştır. Şu an Samsung Türkiye firmasında Perakende Pazarlama Müdür Yardımcısı olarak çalışmaktadır. Ali KARAABALI , Sivil toplum kuruluşlarında aktif rol almış ve birçok sosyal ve eğitim projelerini hayata geçirmiştir. Çankırı Vakfı Gençlik Kolları Başkanlığı ve İstanbul Çankırı Gençlik Derneği (ÇanGenç) Başkanlığı görevlerinde bulunmuştur.Şu an Çankırı Vakfı Genel Sekreteri olarak görev yapmaktadır.Ayrıca Yeni Siyaset Kültürü Derneği ve  Temiz Toplum derneği üyesidir. Ortaokuldan iş hayatına atılıncaya kadar Ülkü Ocaklarında yer almış ve çeşitli görevlerde bulunmuştur.Ayrıca MHP Beşiktaş ilçe yönetimde bulunmuştur.Şu an Çankırılı Ülkücüler Platformu Koordinatörüdür.