Bir fikir platformu olarak hedefimiz ,kutuplaşmanın giderek arttığı,fay hatlarının keskinleştiği,siyasetçilerin sadece şehit cenazelerinde bir araya gelip konuştuğu ülkemizde,Yeni Siyaset Kültürü'nün oluşumuna katkı sağlayarak,Yeni Siyaset İnsanlarına ,Siyasette Bende Varım dedirtmek.

Anadolu

En basit coğrafik tanımı ile Anadolu ya da diğer adıyla Küçük Asya, Asya kıtasının en batısında Karadeniz, Akdeniz ve Ege denizi arasında kalan yaklaşık 755,000 km²’lik bir alanı kaplayan dağlık bir yarımadadır. Yunanca da güneşin doğduğu yer anlamına gelenAnadolu’yu kaçımız acaba gerçek değerleriyle biliyoruz.

Bugün bilim Dünyası’nın ve insanların kabul ettiği gerçeğe göre bundan yaklaşık 14 milyar yıl önce büyük patlama olmuş ve evren meydana gelmiştir, güneşin, yıldızların, dünyanın, ayın ve diğer bütün gezegenlerin içinde olduğu sistemden bahsediyoruz yani evrenden. Dikkat edin 14 milyar yıl önce diyorum ortalama bir insan ömrünü 75 yıl kabul ederseniz daha iyi anlarsınız olan bitenleri. Peki, bu sistem 14 milyar yıl önce oluşmuşta ilk insan ne zaman ortaya çıkmış oda yaklaşık 300.000 yıl önce (Afrika’da en son yapılan kazılar ile daha da geriye çekilmiş oldu) Yalnız, önemle vurgulamak isteriz ki; Bu paylaşılan rakamlar bilim dünyasının yaptığı çalışmaların neticesinde bütün dünya kamuoyu ile paylaşılan bilgilerdir, dini inancımız ile ilgili olarak ilk insanın ortaya çıkışı bu makalenin konusunun dışındadır. Bilim dünyasının kabulüne göre Dünya üzerinde 300.000 yıldır insanoğlu var her yere gitmiş, her yeri kendisine ev olarak edinmiş ve bugün dünyada herkesin kabul ettiği gerçeğe göre bu 300.000 yıl boyunca Dünya’da belli başlı 150 medeniyet oluşmuş( dikkat edin her devlet medeniyet olmaz! Medeniyet kıstasları çok başkadır, yoksa her kurulan devletleri, devletçikleri medeniyet olarak kabul etseydik o zaman binlerce medeniyet olurdu)

Bu kurulan 150 medeniyetin 30’dan fazlası ANADOLU’DA kurulmuş. Bu küçücük yarımadanın zenginliğine bakın siz, bu nasıl berekettir? Bu nasıl birikimdir?

Biz toplum olarak genelde hep 1071 ile başlatırız her şeyi çünkü o tarihte Anadolu’ya geldik ya ondandır. Peki, 1071 öncesi bu topraklarda kimler vardı? Neler yaptılar? Hiç konuşur muyuz? Asla! 1071 öncesi Anadolu’da neler var neler… Mesela kaçımız bugün Şanlıurfa Göbekli Tepe’yi biliriz bundan yaklaşık 12.000 yıl önce orada kurulan medeniyeti biliriz?

Hadi bunu duymadık kaçımız Göbekli Tepe’den önce(yani Göbekli tepe bulunmadan önce) Dünya’da en eski yerleşim yeri olarak kabul edilen Konya Çatalhöyük’ü duyduk veya biliyoruz? Hadi bunları geçtik kaçımız bugün Dünya hukuk sisteminde ilk devrimin Çorum merkezli hüküm süren Hititliler tarafından yapıldığını biliyoruz? O zamana kadar kıstas Hamurabi Kanunları idi, yani bir kişi diğerinin elini mi kesti o zaman diğeri de aynı şekilde onun elini kesme hakkına sahip yani kısasa kısas diyoruz biz buna.

PekiHititliler ne yapıyor? Tazmin hukukuna geçiyorlar yani para cezası ortaya çıkıyor, başka türlü bedel ödemeler oraya çıkıyor hatta ve hatta kamu hizmetinde bile bulunma var hani bugün Avrupa ve bizim ülkemizde de bazen duyuyoruz ya suç işleyenler cezalarının karşılığı olarak sokak temizliyor, huzurevlerinde yaşlılara bakıyor… İşte bunu bugünden yaklaşık 3500 sene önce bu topraklarda yaşayan Hititliler yapmış.

Devam edelim gerçeklerle yüzleşmeye. Kaçımız Dünya’da paranın ilk kez Anadolu’da bulunduğunu biliyoruz? Ya da çekin ilk kez Anadolu’da kullanılmaya başladığını biliyoruz? Bugün Hıristiyanlık dininin temellerinin Anadolu’da atıldığını kaçımız biliyoruz?, Hz İsa’dan sonra Hıristiyanlar için en önemli kişi Aziz Pavlus’tur ve bunun aslında Mersin Tarsus doğumlu olduğunu kaçımız biliyoruz? Zihinleri zorlamaya devam edelim bugün Hıristiyanların kutsal kitabı İncil’de kutsal yedi kiliseden bahsedilir ve Hıristiyanlar için hayati öneme sahiptir bu kiliseler. Şimdi sıkı durun bu yedi kilisenin hepside Anadolu’dadır. 3 tanesi İzmir’de, üç tanesi Manisa’da sonuncusu da Denizli’de. Neden bunları ortaya çıkarmıyoruz?

Neden bunları turizme açmıyoruz? Neden bunları kullanıp milyarlarca dolar kazanıp, ekonomimize katkı sağlamıyoruz? Çok mu zor bunları yapmak yoksa korkuyor muyuz? Birileri bir şekilde kendimize güvenmememizi mi istiyor? Turizm sadece deniz kenarında güneşlen, denize gir demek değildir, alternatif turizm çeşitlerini hem de elimizde bu kadar imkân varken neden kullanmayız? Bu topraklar elhamdülillah binlerce yıldır Müslüman ,Hristiyanlara ait olan hem de onlar için kutsal olan yerleri turizm amaçlı kullanmak bize zarar vermez, bizi yolumuzdan döndürmez, döndüremez ama turizm gelirleri artar, insanlara iş kapısı açılır, ülkenin tanıtımına katkı yapar. Korkan insan başarılı olamaz, korkan insan vizyoner olamaz, korkan insan atılım yapamaz, yukarda bahsedilen yerleri en basitinden bulup, ortaya çıkarsak, sadece ziyaret için turizme açsak emin olun her yıl yüz milyonlarca dolar ülke kasasına para girmiş olur.

Kaçımız bugün Hıristiyanlar için en önemli kişilerden biri olan Noel Baba’nın aslında Antalya Demreli bir papaz olduğunu biliyoruz? Bugün Finliler, Ruslar, Danimarkalılar ya da diğerleri Noel Baba kendilerinden diye kanıtlamak için yalan, yanlış belgelerle yırtınırken biz çıkıp işte Anadolu bu, burada her din var olmuş, burada hoşgörü var Noel Baba aslında Antalya

Demre doğumlu birisidir demiyoruz veya diyemiyoruz? Bunları sizce neden kullanamıyoruz? Anadolu Batı için o kadar önemli ki tarih boyunca biz uyurken onlar hep burayı araştırmışlar hatta araştırmakla kalmamışlar burayı, tarihi eserleri adeta talan etmişler. Daha 1870’li yıllarda İngiltere’de Dilattanti adında bir dernek kuruluyor bu derneğin amacı Anadolu’yu incelemek ve oradan tarihi eserleri Anadolu dışına kaçırmak! Biz ise uyumakla meşgulüz! Kaçımız Anadolu’nun nadide eserlerinden bir tanesi olan Bergama Zeus Sumağının kaçırılıp Berlin’e götürüldüğünü biliyoruz? Tarihine, tarihi eserlerine sahip çıkmayan bir millet ne kadar ilerleyebilir sizce?

Bergama Zeus Sunağı MÖ 2. yüzyılda, Kuzey Batı Anadolu’da, İzmir’in kuzeyinde bulunan antik Pergamon şehrinde Pergamon Krallığı’nı yöneten Attalos hanedanı tarafından yaptırılmış mermerden anıtsal dinsel yapıdır. 35,64 m genişliğinde 33,4 m derinliğindedir. Yapının ön tarafında bulunan merdivenler 20 mt genişliğindedir. Şimdi bu kadar devasa büyüklükte ki bir eser nasıl olurda Türkiye’den kaçırılır ve buna göz yumulur diyorsunuzdur eminim. Berlin’deki müzede her yıl 1.000.000 kişi sadece bu eseri görmeye gelir.

Anadolu’nun tarih boyunca en güzel ifade ediliş şekli ‘Birlik içinde, çokluk olmuştur hani bugün denir ya biz Sünni’si, Alevi’si, Türkü, Kürdü, Laz’ı, Boşnak’ı, Çerkez’i hep beraber Türkiye’yiz hep beraber Anadolu’yuz işte bu aslında tarih boyunca böyle olmuştur, yani bir arada, kardeşçe yaşama kültürü Anadolu’nun genlerinde vardır. Anadolu’da hep onlarca farklı millet bir arada yaşamıştır onun içindir ki HOŞGÖRÜ, AŞK, DİYALOG Anadolu’ya has kavramlardır. Binlerce yıldır bu topraklardan kimler gelmiş, kimler geçmiştir Anadolu’da hayat 1071 ile başlamaz evet 1071 ile Anadolu’da başka bir kapı açılmıştır ama onun öncesinde Frigyalılar, Urartulular, Kapadokyalılar, Lidyalılar, İonyalılar, Karyalılar…

Hep bu coğrafyada var olmuştur ve sayısız yeniliklere imza atmışlardır, neden bizim ders kitaplarımızda bunlar okutulmaz?

1071 öncesi Anadolu adeta bir hazine iken peki 1071 sonrası durum çok mu farklıdır? Gelin birazda 1071 sonrasına bakalım. Anadolu’nun 1071 sonrası İslam yurdu olmasında çok büyük öneme sahip kurumları vardır, Ahilik, Seymenlik, Yarenlik, Zeybeklik bunlardan bazılarıdır. Bu kurumların hepsi adeta birer okuldur, bir yaşam şeklidir bugün okullarda okuyan çocuklarımızın, gençlerimizin kaç tanesi bunları bilir? Bunların hepsi gerçek halk örgütlenmeleridir, hepsinin kanaat önderleri vardır. Ahilik daha çok ticaret ağırlıklı bir örgütlenme iken, Yârenlik ise daha çok insan nasıl yaşamalı ile ilgilenir, yani daha çok sosyal hayatı konu edinir. Ahilik, Yarenlik, Seymenlik ve Zeybeklikte hepsinde AŞK, KARDEŞLİK, HOŞGÖRÜ anlayışı vardır işte binlerce yıldır Anadolu’da var olan aslında İslam öncesinden bile gelen Anadolu’ya has özelliklerdir bunlar yani tarih boyunca bu özellikler aynı bugün olduğu gibi devam etmiştir.

Kız anadan öğrenir sofra düzmeyi, oğlan babadan öğrenir sohbet gezmeyi sözünde ki anlam aslında ne kadar derindir işte Anadolu’ya has sohbet etmek, konuşmak bu sözde gizlidir onun içindir ki bugün Anadolu’nun her yerinde hala kahve kültürü vardır. Anadolu’nun isyanları bile farklıdır, tarih boyunca binlerce yıldır Anadolu’daki bütün isyanların ortak özelliği yaşantıma karışma düşüncesidir hiçbir isyanda mevcut iktidarı, gücü devirme hedefi yoktur.

Okumuyoruz, bilmiyoruz ve maalesef sadece hamaset yapıyoruz. Osmanlı İmparatorluğu’na, birçoğumuz özeniriz ama mehter marşından başka bir şey bilmeyiz. Peygamber efendimiz (SAV) hadisi şerifine konu olan, İstanbul’u fetheden Fatih Sultan Mehmet Han’ın yaptıklarını acaba kaçımız gerçekten bilir? Onun vizyonunu, farklılığını kaç kişi bilir? Bizim Fatih bilgimiz sadece at üzerinde surlardan içeri girip, Ayasofya’da namaz kılmasından ibarettir ne yazık ki.

● Dünya’da bilinen ilk çevreyi koruyan fermanı, kanunu Fatih Sultan Mehmet’in çıkardığını kaç kişi bilir acaba?

● İstanbul’u fethettikten sonra Musevilerin bugün bile en güçlü kurumu olan Hahambaşılığı ve Ortodoks Hıristiyanların merkezi olan patrikhaneyi bizzat Fatih’in kurdurtup, koruyup, kolladığını kaçımız biliriz?

● Fatih Sultan Mehmet’in Dünya’da bombardıman tekniğini ilk kez bulup, kullanan kişi olduğunu kaçımız biliriz?

● Latince, Arapça, Sırpça, İtalyanca bildiğini hatta ve hatta kitap çevirileri yapacak kadar yabancı dillerde usta olduğunu kaçımız biliyoruz?

● Bosna’yı fethettikten sonra zamanında Müslüman olmadan önce BOGOMİL KİLİSESİ’NE mensup olan Boşnaklara en büyük zulmü eden Fransisken Hristiyanlarını koruyan ferman yayınladığını ve Bosna’da onlarında, Müslümanlar ile yan yana yaşamasına müsaade ettiğini, derin bir hoşgörüye sahip olduğunu kaçımız biliyoruz?

● Resmin günah olarak kabul edildiği o zaman, İtalya’dan ,(Venedik) ressam Bellini’yi getirtip kendi portresini yaptırdığını kaçımız biliyoruz?

Fatih Sultan Mehmet kolay olunmuyor, okumak lazım, bilgili olmak lazım, vizyoner olmak lazım en önemlisi de engin bir HOŞGÖRÜ’YE sahip olmak lazım, farklılıkların gerçekten en büyük zenginlik olduğunu kabul etmek lazım. Bu topraklardan yetişen her lider gibi, Gazi Mustafa Kemal Atatürk işte bu anlayış ve ruhla Kurtuluş Savaşı’nı başlatmıştır ve Anadolu’nun tam desteğini alarak tarih yazmıştır. Sizce Anadolu’nun kalbinde Samsun’dan ilk adımı atması, Amasya’da, Sivas’ta, Erzurum’da her şeyi planlaması sizce tesadüf müdür? Alevi, Sünni, Türk, Kürt, Laz, Çerkez, Boşnak kısacası herkes omuz omuza savaşı kazanmıştır, aslında Atatürk Anadolu’nun binlerce yıldır sahip olduğu dayanışma ruhunu, kardeşlik hukukunu kavrayıp, bütün planlarını bunların üzerine yapıp, milletiyle beraber başarıya ulaşmıştır. Tarihte yedi düvele karşı kıt imkânlarla savaş kazanan başka bir millet var mıdır? İşte bu millet ANADOLU’DUR.

Yukarda paylaşılan örnekler ve bilgiler Anadolu’ya has binlerce örnekten sadece birkaçıdır. Dikkat edilirse birbiri ile arasında binlerce yıl olan, hepsi birbirinden farklı inanış ve görüşteki devletler ve kişilerde ki ortak özellik HOŞGÖRÜ, AŞK VE DİYALOGTUR. İşte bu üç özellik Dünya’da sadece Anadolu’da vardır. Tarih boyunca Türkler devletler kurmuş, devletler yıkmıştır ama hep ayakta kalmışlardır 15 devlet yıkıp bugün 16. Devlete sahip olmak aslında büyük başarıdır. Türkler bu devletleri kurarken Sünni, Alevi, Gayrimüslim, Kürt, Laz, Çerkez, Boşnak hepsi ile beraber omuz omuza kurmuşlardır hiçbirinin bir diğerine karşı üstünlük kurma hakkı yoktur, olmamalıdır da,tıpkı Cenabı Allah’ın kutsal kitabımız Kuranı Kerim’de Hucurat Suresinde belirttiği gibi hiç bir ırkın diğerine karşı üstünlüğü yoktur,bu ayetin yaşandığı en güzel coğrafya ANADOLUDUR.

Unutmayın Anadolu’nun özü: Birlik içinde çokluktur aynı nar meyvesi gibi. Nar meyvesi dışardan tek parçadır ama içinde birbirine benzemeyen yüzlerce taneden oluşur işte aynı Anadolu’da böyledir.

Faik Tunay