Bir fikir platformu olarak hedefimiz ,kutuplaşmanın giderek arttığı,fay hatlarının keskinleştiği,siyasetçilerin sadece şehit cenazelerinde bir araya gelip konuştuğu ülkemizde,Yeni Siyaset Kültürü'nün oluşumuna katkı sağlayarak,Yeni Siyaset İnsanlarına ,Siyasette Bende Varım dedirtmek.

Dünyayı Avuçlarında Tutan Devlet Adamı…

SOKOLLU MEHMET PAŞA

16.yüzyılın başlarında Bosna’da Osmanlılar tarafından kan vergisi olarak ailesinden alınan Bayo Sokoloviç, papaz okulu öğrenciliğinden ve çobanlıktan, Osmanlı Sultanının hizmetinde yükseleceği merdivenlere doğru uzanan bir yola girmiştir. Mohaç Meydan Muharebesi ile birlikte hem Bayo’nun yükselişi hem de Osmanlıların akıl almaz genişleyişi aynı anda başlamıştır.Osmanlı tarihinin en büyük sadrazamı,bir başka deyimle Başbakanı’nın hikayesi eşsizdir. Onun gibi yetkileri olan ve adeta padişah yetkilerine sahip olan bir başka sadrazamı tarihte  bulmak imkansızdır.Kanuni Sultan Süleyman,II.Selim ve III.Murad dönemlerinde görev alan ,üç padişahla çalışan tek sadrazamdır.

Geleceğin Vezir-i Azamı,1505 yılına doğru Visegrad kadılığındaki Rudo kasabasına uzak olmayan Sokoloviçi köyünde dünyaya gelmişti,ailesi kırsal küçük soylulardandı. Aslında Bayo’nun Osmanlı sarayına götürülmesi pekte rastlantı değildi. Osmanlılar devşirilecek çocuk ararken özellikle köylere sığınmış küçük soyluların bulundukları yerlerde vakit geçiriyorlardı.Bu aileler iyi tanınıyorlardı.bir bölgeye gelen devşirme eminleri de ,yeniçeri olmaya eleverişli gürbüz ve akıllı çocukların hangi evlerde bulunduğunu kolayca öğreniyorlardı,Sokoloviçler de bulundukları yörede dikkat çeken bir aileydiler,işte bu yüzden Bayo’nunOsmanlı sarayına götürülmesi pekte rastlantı değildi.Bayo’dan yirmi yıl önce de başka çocukları seçilip Osmanlı sarayına götürülmüştü,bu kişi sonradan Deli Hüsrev Paşa adıyla tarih sahnesinde belirecekti. Sokoloviç ailesi enteresan bir aileydi. Aile bireylerinin tüm bağlılıklarına karşın,fazla bir sarsıntı ya da büyük bir kriz yaşamadan Ortadoks ve Müslüman olarak ikiye ayrılmıştı. Sokol kelimesinin Boşnakça anlamı olan Şahin-yiğitliğin simgesi belki de Bayo’nun kaderini özetliyordu.

Enderunda Yükselen Bir Genç

Boyları, posları ve zekaları nedeniyle devşirme olarak seçilen gençler Sultan’ın saraylarından birine sokuluyor,onlar kadar gösterişli olmayanlar ise Anadolu’nun köylerine gönderiliyorlardı. Saraya yerleşen gençler Osmanlıca öğrenip, doğdukları yeri,ailelerini kısacası her şeyi unutuyorlardı. Saray içerisinde dört sınıf vardı ancak dördüncü sınıfa geçebilenler padişahın ekibine seçilme şansına sahip olabiliyordu, padişah hizmetlilerini bu özel olan dördüncü sınıftan seçiyordu,onlara bir ünvan veriliyor ve önemli bir maaş bağlanıyordu.  Saraydaki hizmetten doğruca devletin en üst rütbeli yöneticiliğine geçiliyordu.Bayo basamakları hızlı hızlı çıkıp artık padişahın yanında saray mensubu olarak seferlere çıkmaya başlamıştı, seferlerde şan,şöhret sahibi olmaktan özellikle kaçınıyordu en başta bilgiye,kişisel deneyime ve sağduyulu devlet adamı olmaya özen gösteriyordu.  Mehmet adını alan Bayo’nun yükselişi devam ediyordu. İlk savaş deneyimi Sultan Süleyman’ın 1548-1549 yıllarındaki İran seferi oldu,bu vesileyle efendisine daha da yaklaştı ve cesaretiyle padişahın dikkatini çekti. 1546 yılında ona verilen yeni görev,değerinin onaylanması anlamına geliyordu. Osmanlı İmparatorluğu’nun deniz kuvvetlerinin başında Barbaros Hayreddin’in yerini almak her şeyden önce muazzam bir onurdu. 1551 yılına kadar Osmanlı donanmasını yönetti ve o tarihte Rumeli Beylerbeyliği’ne atandı,atandığı yeni görev hayatının en önemli noktalarından birisiydi.  Mehmet Sokolovoç’inen önemli özelliği yükselmek için kadınları kullanmayı iyi bilmesiydi.  Yine de hiçbir harem entrikasına adı karışmamıştı, ustalıkla her şeyi yönetmek onun en büyük özelliğiydi.   1555 yılında III.Vezirliğe yükseltilen Sokoloviç,adım adım sadrazamlığa doğru gidiyordu. Sokoloviç basamakları hızlı hızlı tımanırken akrabalarını da koruyup,kollayıp önemli makamlara getiriyordu.Yeğenlerinden bir tanesi (Mustafa adını alan) Bosna valisiydi. Sokoloviç kendisi için bir önemli hamle daha yapmış,geleceğin padişası II.Selim’in kızı ile evlenmişti.Esma Sultan Sokoloviç ile evlendiği zaman sadece onaltı yaşındaydı,Sokoloviç kendisine emanet edilen her şey gibi karısını da ciddiye almayı bildi. 1565 yılında İmparatorluğun ikinci veziri ve Şehzade Selim’in damadı olan Sokollu Mehmet Paşa, Kanuni Sultan Süleyman’ın kararıyla sadrazamlığa getirildi.

Üç Padişahın Sadrazamı

Kanuni Sultan Süleyman öldükten sonra da ustalıkla yerini korumayı başarmış ve II.Selim ve III.Murad için de sadrazam olarak göreve devam etmiştir.  Sarayda her şey onun elinden geçiyordu, bütün emirler, bütün haberler, imparatorluğun herhangi bir bölümünü ilgilendiren her bir ayrıntı.Dahası bütün görevleri,ünvanları ve ödülleri de dağıtan oydu.  Sadrazam olduğu 1565 yılından ölümüne kadar (1579) devletin ikinci adamı, beyni oydu.  Sadrazam istediği her şeyi yapıyordu ve yaptığı hiç bir şey padişahın iradesine ters düşmüyordu aksi olmuş olsaydı üç padişaha hizmet edebilir miydi?  Divan toplantılarından sonra sadrazam nazırlarıyla birlikte durumu bildirmek için padişahın huzuruna gittiği zaman ,beş vezirin hiç birisi sadrazamın sözlerine karşı gelemiyordu, padişahın kendisi bile istediği emirleri veremiyor ve bütün işleri sadrazam olan Sokoloviç’e havale ediyordu. III.Murad ile birlikte sadrazam diğer vezirlerin daha da nefretini kazanmıştı ve adete yalnız kalmıştı. Yalnız vezirlerle değil ,padişah III.Murad’lada yıldızı barışmamıştı

Düşüsün Başlangıcı

Sultan Murat, Mehmet Paşa’nın adeta sağ kolu olan Nişancı Feridun Bey’i azlettirmiş, ferman göndererek kethüdası Hüsrev Ağa ve kapıcıbaşısı Sinan Ağa’yı yanından uzaklaştırmasını emretmişti. Sokullu’nun amcazadesi Budin Beylerbeyi Mustafa Paşa’nın, Budin Kalesi’nin cephaneliğine düşen yıldırımdan sorumlu tutularak idam edilmesi, Sultan’ın niyetini açıkça ortaya koymuştu.  Yaşananlar bir sadrazam için kabullenilmesi zor bir durumdu lakin devlet idaresinde ağırlığı bulunan ve yıllardır Osmanlı’ya hizmet eden Sokullu Mehmet Paşa, dayanmak zorundaydı. Zira istifa etse idam edileceğinden adı gibi emindi.

Siyasi Cinayetle Son Bulan İktidar

Sokullu Mehmet Paşa, görevine devam etmekte ısrar etti.  Ancak 30 Eylül 1579’da, paşanın Atmeydanı’ndaki konağında topladığı ikindi divanı, devlet erkanı ile son görüşmesi oldu. Paşa toplantı çıkışı derviş kılıklı bir dilenci tarafından göğsünden hançerlenerek hayatını kaybetti ve Osmanlı tarihinde süpheli ölümlerden bir tanesi olarak kayıtlara geçti.

Sokollu Mehmet Paşa yalnız Osmanlı tarihinde değil,Sırpların tarihinde de önemli bir yere sahiptir,bugün milliyetçi Sırplar Sokoloviç’in Müslüman gözüküp,gizliden gizliye Ortodoks olduğunu iddia ederler,buna kanıt olarakta kardeşini Sırp Ortodoks kilisesinin başına getirmesini ve ailesi ile bağlarını hiç koparmamasını gösterirler. Sokollu Mehmet Paşa için söylenecek en doğru şey devlet adamı oluşudur,Bugün siyaset ile ilgilenen özellikle de  gençlerin Sokollu Mehmet Paşa hakkında kaynakları taramaları,okumaları önemlidir.

Faik Tunay