Bir fikir platformu olarak hedefimiz ,kutuplaşmanın giderek arttığı,fay hatlarının keskinleştiği,siyasetçilerin sadece şehit cenazelerinde bir araya gelip konuştuğu ülkemizde,Yeni Siyaset Kültürü'nün oluşumuna katkı sağlayarak,Yeni Siyaset İnsanlarına ,Siyasette Bende Varım dedirtmek.

Şehirler ve heykeller-İstanbul

Heykeller şehirler için önemlidir. Modern şehirlerin meydanlarını güzelleştiren en önemli obje heykellerdir. Heykeller dünyanın en gözde şehirlerinin simgesi olmuş, şehirlerle özdeşleşmiştir.Şehirleri estetik değerleri yüksek, kültürel ve sosyal yaşamı ifade eden heykellerle süslemenin önemini ,dünya çapındaki örnek alınan şehirlere bakınca daha iyi anlıyoruz. Maalesef bizim şehirlerimizin heykel ve kentsel meydan düzenlemelerinde çok geride olduğunu görüyoruz. İstanbul başta olmak üzere şehirlerimizde yapılan bir çok heykeller sık sık yer değiştirmekte ve heykellerimiz adeta göçebe gibi yaşamaktadırlar, dolayısıyla meydan kültürümüz tam anlamıyla oluşmamaktadır.Yönetim anlayışımız heykellerin veya anıtsal yapıların yok edilmesine sebep olmaktadır. Türkiye’de birçok heykel meydan düzenlemesi adı altında ya kaldırılmış,yok edilmiş veya başka şehirlere gönderilmiştir,bu anlamda Taksim Cumhuriyet Meydanı ve Cumhuriyet heykeli nadir örneklerdendir.

Cumhuriyet anıtı, İtalyan heykel traş Profesör Pietro Canunica tarafından tasarlanmıştır ve  bu anıtsal heykel aynı zamanda ilk Türk kadın heykel sanatçımız Sabiha Bengütaş’ın ve Hadi Bara’ nın staj yaptığı eserdir. Atatürk bir sınav yapılmasını ve bu sınavı kazanan iki güzel sanatlar öğrencisinin bu anıt heykelin yapımında çalışmasını istemiştir. Sınavı kazanan Sabiha Bengütaş ve Hadi Bara İtalya’ya gitmiştir. Ancak sınavı kazan öğrencilerden birinin genç bir kız olması tartışma yaratmış veuzun tartışmalardan sonra dönemin Milli Eğitim Bakanı Mustafa Necati bey, son sözü söylemiş ve Sabiha hanım stajını İtalya’da yapmıştır.Cumhuriyet için çok önemli olan bu anıtımızda ilk kadın heykel sanatçımızın da çalışması ayrıca övünç kaynağıdır.

Ankara daki simgesel hitit heykelide nadir örneklerdendir. Dönemin Ankara belediye başkanı Mimar Vedat Dolakay tarafından yaptırılan ve hala tartışılmasına rağmen anıt heykelimiz, Ankarayı temsil eden simgesel eserlerdendir.  Hitit Güneşi işareti, güneşi simgeleyen dairenin etrafındaki çeşitli şekillerden oluşmaktadır. Hitit simgeleri, Çorum ili yakınlarındaki Alacahöyük’te ortaya çıkmıştır. Güneş etrafında bazı şekillerin olduğu simge dışında geyik, kuş ve bazı hayvanların da bulunduğu farklı şekilleri de mevcuttur. Ankara’daki anıt da, bu simgelerden geyikli olanının bir kopyasıdır. Burada geyik barışı temsil etmektedir.

İstanbul’da  bugün İMÇ olarak bilinen Unkapanı manifaturacılar çarşısı duvarında yer alan ve çarşı esnafı tarafından büyük bir özenle korunan Turnalar isimli eserde önemli parçalardan birisidir. Anıtsal ve simgesel bir değeri vardır.Turna kuşları Anadolu insanı ve medeniyetleri tarafından kutsal kabul edilmiştir. İstanbul’daki diğer önemli heykel de Prof Haluk Tezonar tarafından yapılmış,Fuzuli heykelidir. Fuzuli 7 ulu şair olarak kabul edilmiş, İstanbulu çok görmek istemesine rağmen İstanbul’u hiç görememiştir. Fuzuli’nin gerçekleşmeyen bu isteği İstanbul’un en güzel semtlerinden birinde Bebek parkının içine heykeli yapılarak bir anlamda gerçekleştirilmiştir.

İlhan Koman’ın özel bir şirket için tasarladığı ve yıllarca amblem olarak kullanılan,Akdenizli kadın heykeliİstanbul’u ve Türkiye’yi simgeleyen başka bir örnektir. Bu eser yıllarca bulunduğu  Zincirlikuyu’dan kaldırılmış ,birkaç kez  yer değiştirildikten sonra Levent’e Yapı kredi plazalarının önüne yerleştirilmiştir. İstanbul’un önemli heykellerinden bir tanesi de Barbaros Hayrettin Paşa heykelidir. Zühtü Müridoğlu ve Hadi Baranın ortak çalışması olan heykel, Beşiktaş semtinin simgesi haline gelmiştir.

İstanbul’un bir başka önemli heykelide ,Kadıköy Meydanı’nda bulunan meşhur Boğa Heykelidir. Heykelin hikayesi ise ilginçtir.Heykel , 1864’de Paris’te heykeltraş İzidor Bonhevr tarafından , Fransız gücünü Almanlara göstermek için yapılmıştır. Almanlar Fransız’ları yenince boğa heykeli Almanya’ya getirilmiş,Türkiye’nin 1.Dünya Savaşına Almanya ile girerek İngiliz ve Fransızlara karşı savaştığı için,”güç simgesi” olarak bu boğa heykeli Başkomutan Vekili Enver Paşa’ya Alman Kralı II. Wilhelm tarafından 1917 yılında armağan edilmiştir. Heykel önce Kadıköy’e getirilmiş, sonra Beylerbeyi Sarayının bahçesine yerleştirilmiş, oradan Yıldız Sarayı’nın bahçesine götürülmüştür.Sonrasında Gazi Ahmet Muhtar Paşa Köşkünün bahçesinde biraz kaldıktan sonra Mermer Köşk’ün bahçesine konur. Bir süre burada kaldıktan sonra Harbiye’deki Lütfi Kırdar Spor Sarayı’nın önüne konur ve bir  süre burada kalır ve 1969 yılında tekrar Kadıköy Kaymakamlık binası önüne konulur ve en sonunda 1987 yıllında Altıyol kavşağına taşınmıştır. Boğa heykelinin İstanbul içindeki yolculuğuna bakınca aslında kültür ve sanat adına hüzünlenmemek elde değildir.

İstanbul’un diğer önemli heykellerinden bir tanesi de balkondan sarkan yalnız bir çocuk heykelidir.Bazen olmayacak olan olur, koca  kent  ayrıntıların içine giriverir ve saklanır orada.Ta ki, kaşifi bulana dek. Yukarıdaki çocuk, günlük hayatın olanca keşmekeşi içinde, bir oraya bir  buraya savrularak çevresinde ki güzelliği görmeyen insanları izleyen bir heykelciktir. O,gözden kaçıp gidendir. Kimsesiz bir hayat sürendir. Ama o, herkesi gören herkesi izleyendir. Balkondan sarkan yalnız bir çocuk heykelciktir o. Bu heykelcik Karaköy’de. Bir zamanların finansın merkezi olan, Bankalar Caddesi’nde. Bankalar Caddesi’nin ilk hanı olan Minerva Han’ın 3. katında.Minerva Han, 1913’te Atina Bankası olarak yapılmıştı.Haliyle de Yunan motifleriyle yüklü bir binadır.Minerva Han 1920’lerin başlarına kadar Atina Bankası olarak faaliyet gösterdi. Sonrasında ya farklı bankalar kullandı ya da sigorta binası oldu. Bir şeklide hep parayla içiçe oldu.Ama heykelcikleri  para gibi soğuk değil, harikadır.

Kentsel düzenlemede heykellerin önemi çok fazladır ve simgesel özellikleri vardır. Dinsel inanışa göre put olarak görülen ve yasak konulan heykellerimize bir tapınma aracı değil bir obje olarak ve şehirlerimizi güzelleştiren unsurlar oralarak bakmamız gerekmektedir.

Sedat Sakman