Bir fikir platformu olarak hedefimiz ,kutuplaşmanın giderek arttığı,fay hatlarının keskinleştiği,siyasetçilerin sadece şehit cenazelerinde bir araya gelip konuştuğu ülkemizde,Yeni Siyaset Kültürü'nün oluşumuna katkı sağlayarak,Yeni Siyaset İnsanlarına ,Siyasette Bende Varım dedirtmek.

Yazı Dizisi – Kaderimizin Belirlendiği Yol İstiklal Yolu (1)

1918 yılı sonlarında Anadolu hem karadan hem denizden işgal kuvvetlerinin kuşatması ve saldırısıyla karşı karşıya idi. Türk toplumu, kendisini tarih sahnesinden silmeyi hedefleyen bu saldırılar karşısında çok güç durumdaydı. Devletin merkezi olan İstanbul işgal edilmiş, ordu dağıtılmış, silah ve cephanelere işgal kuvvetlerince el konulmuştu.

Mustafa Kemal Atatürk, Hayatta kalmanın mutlak bir “İSTİKLAL MÜCADELESİ” ile mümkün olacağını düşündü, bu fikre inandı, arkadaşları ile birlikte dünyanın beklemediği bir kurtuluş mücadelesini başlattı.

Türk milleti savaş için en elzem ihtiyacı olan silahtan, cephaneden yoksundu. Açlık bir şekilde giderilir ama silahsız, cephanesiz savaşılamazdı. Bir savaşın silahsız cephanesiz kazanılması beslenmeyen bir vücudun hayatta kalması kadar zordu. İşte Millî Mücadele bu şartlarda yokluklar ve yoksulluklar içinde başladı.

Anadolu’da işgale uğramamış tek bölge Karadeniz, Anadolu’nun dışarı açılabileceği tek güvenli yer ise Kastamonu İnebolu Limanı idi.

Bir milletin kadarı, İnebolu Limanından gelecek mühimmata bağlı idi. Bu sebeple İnebolu- Ankara arasındaki bu yol Millî Mücadele için hayati bir önem taşıyordu.

O dönemde güvenliği açısından tercih edilen bu yol aslında han, yağışlı havalarda çamurla kaplanan eski bir kervan yolu idi.

İnebolu’nun büyük gemileri barındıracak bir limanı yoktu. İnebolu açıklarına gemilerle gelen silah ve cephane, açıktan ve her türlü hava şartlarında kahraman demirciler tarafından kayıklarla İnebolu kıyılarına çıkarılıyordu. Bu malzemeler Kastamonu’nun kahraman kadınları, yaşlıları ve çocukları tarafından çok zor şartlarda Ankara’ya taşınıyordu.

İşte , İnebolu’dan Ankara’ya uzanan bu zorlu yola “İSTİKLAL YOLU” denilmektedir.

Yukarıda size genel bir çerçevede İstiklal Yolundan bahsetmeye çalıştım.

Anlatmak istediğim,

İstiklal Yolu, basit bir patika yolu değildir.

İstiklal Yolu, bir milletin kendi kaderini çizdiği yoldur.

İstiklal Yolu, bir milletin yedi cihana kafa tuttuğu bir yoldur.

Hastası, Yaşlısı, kadını, erkeği, çoluğu çocuğu kısacası herkesin birlikte olduğu el birliği ile Türkiye Cumhuriyeti’nin temellerinin atıldığı bir yoldur.

Bir Sonraki Yazı Güzergahları…

Ali Karaabalı

YAZAR HAKKINDA
Ali KARAABALI

Ali KARAABALI, 1985 tarihinde İstanbul’da doğmuştur.Lisans eğitimini Bilgisayar ve İşletme üzerine yapmıştır.Yüksek Lisans eğitimini Marmara Üniversitesi Siyaset ve Kamu Politikası üzerine yapmıştır.İş Hayatında Koç Holding Bünyesinde KoçSistem ve Bilkom firmalarında Uzman olarak görev almıştır. Şu an Samsung Türkiye firmasında Perakende Pazarlama Müdür Yardımcısı olarak çalışmaktadır. Ali KARAABALI , Sivil toplum kuruluşlarında aktif rol almış ve birçok sosyal ve eğitim projelerini hayata geçirmiştir. Çankırı Vakfı Gençlik Kolları Başkanlığı ve İstanbul Çankırı Gençlik Derneği (ÇanGenç) Başkanlığı görevlerinde bulunmuştur.Şu an Çankırı Vakfı Genel Sekreteri olarak görev yapmaktadır.Ayrıca Yeni Siyaset Kültürü Derneği ve  Temiz Toplum derneği üyesidir. Ortaokuldan iş hayatına atılıncaya kadar Ülkü Ocaklarında yer almış ve çeşitli görevlerde bulunmuştur.Ayrıca MHP Beşiktaş ilçe yönetimde bulunmuştur.Şu an Çankırılı Ülkücüler Platformu Koordinatörüdür.